- Bugün birtakım önemli kişilerden Haymune Mahmurbacak ile Türkiye’nin ekonomik dar boğazını ve toplumsal sorunları konuşacağız. Kendisine bizimle röportaj yapmayı kabul ettiği için çok teşekkür ediyorum. Haymune Bey, hoşgeldiniz, hayat pahalılığı dediğimizde akla Türkiye’nin gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Öncelikle hayat pahalı bir şey değildir. Bunu bir ortaya koyalım. Eğer hayat gerçekten pahalı olsaydı, bugün duble yollar, köprüler, hastane ve havaalanları, cumhur bahçeleri var olabilir miydi? Herhangi bir şey yoktan var olabilir mi? Var ki, varlık içinde yüzüyoruz ki, bunlar olabiliyor.
ESAS ACIYI VALELER ÇEKİYOR
- Bu saydığınız şeyler halkın vergileriyle yapılmadı mı? Halkın parası verimsiz bir şekilde çarçur edildiği için bugün fakirleşmiş değil miyiz?
- Fakir derken? Marka olarak mı?
- Milyonlarca işsiz var ve çalışanların büyük bir kısmı asgari ücret alıyor. İnsanlar geçinemediklerini, hatta aç kaldıklarını ifade ediyor.
- Yok artık lebraam.. Bu bana hayliyle mübalağalı geldi. Hiç hoş karşılamadım. Bu sözünü şu anda istenmeyen adam ilan ediyorum! Fakir dediğin halka baktığında bugün hepsinin evinde birer ikişer arabası, cebinde son model cep telefonu, elinde su şişesi, en kötüsünün iki maaşı var. AVM’ler tıklım tıklım dolu. Bayramda tatilde otellerde yer bulunmuyor. İnanır mısınız geçen gün arabayı park edicem diye 2 saat dolaşıp en sonunda valeye verdim. Araba da rençrovır hee! Artık cebine mi soktu koca arabayı ne yaptıysa bir şekilde halletti. Asıl burda işleri zor olan valeler. Esas acıyı onlar çekiyor!
ÇEVREYOLU AKRABAM DEĞİL, ALMANYA VATAN HAYINI
- Tarif ettiğiniz şeyler pek halkın gerçekleriyle uyuşmuyor gibi. Daha çok kendinizi ve çevrenizi anlatıyor gibisiniz.
- Yahu AVM diyorum, trafik diyorum. Bütün çevreyolu akrabam mı yani? Yapmayın allahaşkına! Çoğaldık da o kadar değil. Bakmayın siz, herkesin keyfi yerinde. Haa, düzeltiyorum herkesin değil, vatan hayınlarının keyfi yerinde değil tabi. Şaha kalktık uçuyoruz ülke olarak. Yerde biz, gökte biz, uzayda biz. Onu kıskanıyorlar. Başta Almanya olmak üzere…
- Almanya en büyük vatan hayinidir mi diyorsunuz?
- Evet, aynen öyle! Ülkemizin son yıllardaki atağa kalkışını hazmedemeyen uğursuzlar bunlar. Geçmişte bizi birliklerine alsınlar diye yalvarırdık. Şimdi tenezzül bile etmiyoruz. Bakın, İngiltere bile çıktı. O çıkmışken biz niye girelim? Bakın buradan söylüyorum, AB 3 bilemedin 5 seneye dağılır!
- AB’nin gelişmiş ülkelerindeki gençlerin aksine ülkedeki gençler gelecekleriyle ilgili kuşkulular. Birçoğunun ekonomik ve siyasi dertleri var. Ortalama bir ekonomist kadar dolar kurunu takip etmek durumunda kalıyorlar.
- Etmesinler kardeşim. Dolarla mı maaş alıyorlar?
İHA İLE TULUM PEYNİRİ KIYASLANAMAZ
- Hayır ama yaşam masrafları dolara endeksli. Birçok ürün yurtdışından ithal ediliyor. Bu da ekonomiye yansıyor haliyle.
- Bana bunlar biraz palavra gibi geliyor. Geçmişte öyleydi evet. Bir uçağı bile kendimiz üretemezdik. Bu ülkede uçak fabrikaları kapattırıldı, zorla! Hepsi eski Türkiye’nin dertleri. Şimdi kendi insansız hava araçlarımızı üretiyoruz. Kendimize üretmeyi bırak, yurtdışına ihraç ediyoruz. Bunları görmek yerine yok o pahalı yok bu pahalı. Tulum peynirini de yemeyiversin vatandaş.
- Yani ekonomik olarak her şey yolunda mı diyorsunuz?
- Aynen öyle efendim. Her şey tıkırında. İnanmayan gitsin kıyaslasın. Eski Türkiye’de kaç tane araba vardı, ev vardı, ayda kaç kere alışverişe gidilirdi, kaç kere dışarı yenip içilirdi bir araştırıp baksınlar bakalım. Her kesin keyfi yerinde. Varlık içinde yüzüyoruz varlııık!
- İyi yüzmeler efendim.
- Sağol canım.
⸘