Oturuyorum kafamda. Etrafımda çalı çırpı. Garip bakir doğa. Öylecene yaslanmışım düşüncelerime, geleni gideni seyrediyorum. Başlangıçlar, bitişler, devam edenler ve diğerleri. Hepsi bir çatıda. Senin kafana takmadığın insanların senin için kendi kafalarında kurduğu binlerce çalı çırpı. Bilmediğin onlarca düşünce. Hepsi gözükür bir reply’da, bir comment’te ya da olabileceğinden en abzürt sosyal medya hareketlerinde. Hem orda, hem burda. Şaşırırsın insanların dünyalarının küçüklüğüne, aldırış etmezsin. Ya da edersin. Ama hiçbir şey değişmez. Ne onlarda, ne sende. Dolayısıyla varlıkları ile yoklukları birdir esasen.
İnsanları izlemek çok ilginç. Bir yerden sonra öyle bir hal alıyor ki, sanki farklı bir türü izliyormuş gibi hissediyorsun. Yalnızlaştırıyor insanları izlemek. Etkileşmek de çok toplulaştırmıyor ya. Herkes kendi halinde. Başkalarının hallerinde olanlar da var tabii. Dedim ya, insanlar değişik. Farklı emeller, farklı amaçlar. Çok bilmişçesine. Ufak kıskançlıklar, büyük kıskançlıklar ve umrumda olmayışları. Öyle ki yazmam. Hepsi ufakçana ilintili, garipçene manasız insan doğası işleyişleri. Ben onlara yabancı, onlar bana. Bir türlü aynı zeminde buluşamayan çiftleşse verimli döl verebilecek simülasyon makineleri. Oysa ne kadar da büyükler, kendi dünyasında herkes.
Önyargı var mı acaba? Kesin vardır. Bende hiç yok. İnsan sarrafıyım ya ondan kesin. Önyargım oluşmadan önce yargım oluşmuş oluyor zaten. Anlamadığım sayılar konuşan insanlar… Yüz ve mimikleriniz her şeyi ele veriyor. Konuşmaya başladığınız anda çırılçıplaksınız. Sanki at gözlüğü takmış bir eşek gibi. Ya da… Belki de o son dediğim değil.
Pozitif bir şey paylaştığımda negatif bir yan arayıp bir şeyler yazıyorsunuz ya? Kıskançlığınızı ve hasetliğinizi fark ediyorum. Hayata analitik bakıyoruz diye sosyal açıdan zayıf değiliz yani. Yaparken “bunu bol verdik e tamam öbüründen bari biraz kısalım” dememişler. Davranışlarınız böyle apaçık ve berrak bir şekilde ortada. Sosyal doğruculuktan ses etmiyoruz da; çıplaksınız yani, haberiniz olsun.
Son derece rahat bir insan olmama rağmen esasında rahat değilmiş gibi hissediyorum belli anlarda. Örneğin insanların davranışlarını dert edinmem hususunda. Koy rahvan gitsindışı hareketler içerisinde olabiliyorum bazen. Bazılarında şey var mesela: İstediği şeye istediği gibi cevap verme. Yalan, yanlış, fark etmez. O an içinden geldiği gibi. Hiçbir sorumluluk hissetmeden. Alabildiğine bencil. Özellikle karşı cinste bu çok oluyor. Tabii ekseriyetle yukarı oturmadan da kaynaklanıyor olabilir. Ama kaynağı bir yana, bu çok var. Bunu yapan kişilerde zeka da düşük oluyor genelde. Zaten kafası çalışan susuyor, ortam ortalamaya kalıyor. Ben de mesela yazıyorum ama, sussam da bir. Zira kimse okumuyor. Çok mantıklı iş yapmıyorlar aslında okumayarak. Ama kime diyorum. Budapeşte’deki New York Cafe’nin mermerleri var ya. O ünlü İtalyan Mermer ailesinden almışlar. Öyle efsane bir kafenin ismini de New York koymak da ne bileyim…
⸘