Küçükken gözyaşının zulmü durduracağına inanırdım. O zamanlar nedenini anlamasam da bazı insanlar zalimdi. Zayıf gördükleri kişilere zulmetmeyi seviyorlardı. Fakat gözyaşı görene kadar, öyle değil mi? Tabii bunun böyle olmadığını anlamam uzun sürmedi. Zalim insanlar zulmettikleri kişiler gözyaşı dökse bile zulümlerine devam ediyordu. Buna çok şaşırdığımı hatırlıyorum. “Nasıl ya?” modunda bir ruh haline bürünmüştüm. Tamam, zulüm yapılıyor evet, ama bunun bir sınırı olmalı diye düşünüyordum. Belki de içsel bir ilahi adalet anlayışı geliştirmiştim farkında olmadan. Bir mekanizma olmalıydı zulmü engelleyen. Gözyaşlarına rağmen zulmün devam ettiğini gördükten sonra ortada bir sınır olmadığını anladım. Sonra kendimi düşündüm. Acaba ben de zulmeder miydim? Zulmediyorsam gözyaşı gördükten sonra durur muydum?
Kesinlikle etmezdim diye düşündüm; zira zulmetmenin nedenini ve mantığını dahi kavrayabilmiş değildim ki. Eğlenceli bir şey miydi? Bana birtakım avantajlar mı sağlıyordu? Ne katkısı vardı zulmün kişiye? Bana göre hiçbir anlamlı tarafı yoktu. Evrimsel açıdan bakarsak belki de zulmeden kişi yarattığı korku imparatorluğu sayesinde soyunun hayatta kalma şansını arttırıyordu, ancak bunun da sosyal bir toplumda sürdürülebilir bir yöntem olmadığı ve toplumun diğer üyelerinin bu baskıya er ya da geç baş kaldırıp zulmü sonlandıracağı aşikâr.
Zulmün anlamsız olup olmadığı bir yana, şu bir gerçek ki zulüm var. O zaman şu soru akla geliyor: peki ya ben, durup dururken değil de, bana zulmeden bir kişiye zulmeder miydim? Hatta zulmün derecesi de işin içine girsin. Günümüz dünyasında ve gündeminde bir insanın yapabileceği zulmün ne derece yüksek kötülük içerebileceğini hayal etmesi çok zor olmasa gerek. Bunlardan yazıda kendim bahsetmem konuyu saptırır, o sebeple ufak bir örnek vereyim. Law Abiding Citizen (2009) filmindeki ana aktörün başına gelenlerin başınıza geldiğini düşünün. Ya da empati kurabileceğiniz denk bir şey. Size bunu yapanlara zulmetme şansınız olsa zulmeder miydiniz? Gözyaşı gördüğünüzde durur muydunuz? Kısaca esasen iyi bir insanken başınıza gelen bir olaydan sonra intikam amacıyla zalim olur muydunuz?
Tabii burada bir ayrım yapmak istiyorum; ilk bahsettiğim zalimlik ile bu sonradan geliştirilebilecek zalimlik arasında. İkisini aynı isimle adlandırsak da aslında tam olarak aynı şeyler değil. Zira ikinci zulümde siz zayıflara veya herkese karşı zalim olmuyorsunuz. Yalnızca intikam duygusuyla spesifik bir kişiye/gruba karşı zalim oluyorsunuz. İntikam aldıktan sonra başka kişilere zulüm uygulamak gibi bir motivasyonunuz veya isteğiniz yok. Dolayısıyla burada intikam gibi güçlü bir duygunun etkisi altında kalarak verilen birtakım kararlar var. Esasen bu da karşılaştırmayı eşit kılmıyor.
Bize onurlu olanın hep intikam gibi kötü sonuçları olabilecek duygulardan vazgeçmemiz olduğu öğretildi. Tarihi metinlerde, çizgi filmlerde, romanlarda, filmlerde bu konu ekseriyetle işlenmiştir. Diğer yandan, elbette gerçek hayat her zaman öğretiler kadar naif, gerçek duyguların icrası da nasihatlerin verilişi kadar kolay olmuyor. Fakat intikam güdüsünün spesifik bir zulmü meşrulaştırıp meşrulaştırmadığı konusundan önce başka bir şeye empati yapmak istiyorum: Ya herhangi bir motivasyonu olmadan zalim olduğunu düşündüğümüz kişiler de çocukluklarında yaşadıkları bilmediğimiz karmaşık olaylar zincirinin sonucunda oluşan bir travmanın sonucu olarak insana ve insanlığa karşı bir intikam duygusu geliştirdiler ise ve zulümlerini kendileri bile farkında olmadan bu travmanın kaçınılmaz bir sonucu olarak yapıyorlarsa? O zaman yine bu kişileri suçlayabilir miyiz? Veya bunun böyle olması onların suçlarını hafifletir mi?
Meşruiyet konusuna dönersek; bir aslan hayatını sürdürebilmek için bir geyiği öldürebilir. Fakat bilinçli canlılar için zulüm bir tercihtir! Zulmetmeden de yaşam devam edebiliyorsa, zulüm yok edilmesi gereken bir konudur. Zulüm yok olduğunda insan hayatında acı yok olmuş olmayacak; insan zulmünün yol açmadığı düzinelerce acı var. (Zira potansiyel fark teorisine göre sevincin ve keyfin kıymetini bilebilmek için onların zıttının da gerekliliği aşikâr.) O sebeple zulmü gönül rahatlığı ile ortadan kaldırabiliriz. Eğer gözyaşı buna yetmiyorsa başka araçlar bulmak lazım gelir.
⸘