Başıma bir şey geçirip kaçırdılar beni. Bir kutuya tıkıştırıldıktan sonra etrafı görebildim. Parmaklıkların arasından ellerimi dışarıya uzatmak istedim, geçebilir gibi gelmişti ama geçmedi. Sonra taşıdılar beni bir yere. Taşınırken suyu gördüm, devasa bir su birikintisi ve sonrasında toprağın olmadığı tuhaf bir yer. Daha önce hiç böyle bir yerle karşılaşmamıştım. Ağaca benzer bir yapısı vardı yerin. Yemeğim az da olsa önüme geliyordu. Kutunun dışına çıkmama izin vermiyorlardı. O kadar uzun zaman bu böyle gitti ki, sanki sonsuza kadar orada kalacakmışım gibi hissetmeye başladım. Sonra beni kutumla beraber aldılar, tekrar o devasa su birikintisini gördüm. Ardından çok tuhaf bir şey oldu; beni kutumdan dışarı çıkardılar. Ayaklarım yeniden toprağa basıyordu. Ne kadar zaman olmuştu toprağa dokunmayalı… Sonra kutu da beni kaçıranlar da kaybolup gittiler. Yer yer ağaçların olduğu farklı bir yerdeydim. Etrafı dolaşmaya başladım. Karnım da çok açtı. Fazla dolaşmadan hemen bir av buluverdim. Kolaylıkla avlayıp yedim. Çok uzun zaman sonra sonunda güzel bir yemek yiyebilmiştim. Çok mutlu oldum. Günler günleri kovaladı ve ben her yerde av görüyordum. O kadar ki bir yerden sonra avlara karşı duyarsızlaşmaya başladım. Tıka basa yiyordum başlarda. Sonraları nasıl olsa her yer av dolu diye rahat takılmaya başladım. Benim gibi başkaları da vardı. Hoş birini görüp çocuk yaptım. Benim ve çocuğum için hiçbir tehlike gözükmüyordu ufukta. Yaşım çok ilerleyince bir sebepten öldükten sonra torunlarım yaşamaya devam etti. Hayatımız kaçırılmadan önceki hayatımıza göre aşırı kolaylaşmıştı. Bu da bol bol çoğalmamızı sağladı. Çoğaldıkça çoğaldık. Bizden izin almadan kuş uçmuyordu bölgelerimizde. Daha sonra bölgelerimizdeki avların azalmaya başladığını hissettikçe göç etmeye başladık biz de. Belli bir zaman sonra artık her yerdeydik. Önümüzde hiçbir av duramıyordu. Bazen tek tük kurban veriyorduk ama genelde en üstün bizdik ve her istediğimiz ava sahip oluyorduk. Sonra yavaş yavaş avlarımızın sayısı azalmaya başladı. Öyle ki bazı günler aç yatmaya başladık. Bu durum epey uzun zaman içinde yavaş yavaş gerçekleştiği için ne ara bu kadar bolluktan kıtlığa geçtik anlayamadık. Artık av tek tüktü. Kendi içimizde savaşlar veriyorduk. Nüfusumuz git gide azalıyordu; bazıları savaştan ölüyor, büyük kısmı ise açlıktan. En sonunda ortada bir tane bile av kalmadı. En sonuncumuz da öldüğünde perde kapandı. Etrafta canlı kalmamıştı.
⸘