Yol Ayrımı

Yol Ayrımı | Serbest Çığrışım

Bir yol ayrımındayım. Bir tarafta içimi ferahlatacak, kızgın kumlardan serin sulara oreodinamik geçişler. Diğer tarafta bilindik bölgelerin iç karartan, kifayetiyle bulanık derin suları. Ben miyim kendimi kendimden çıkaran. Sen misin kendine usulca yan bakan. Yanıtsız sorular yanıtsız olduğu için mi sorulur? Yanıtlı soru sorulmazsa her soru yanıtsız olmaz mı? Tarifsiz bir duygu nasıl tarif edilir? Edilmezse onu kim bilebilir? Bilmek gerçekten de her şey midir? Kafamda kurduğum olguların tasarımları arasında kayboluyorum mütemadiyen. Mor ve ötesi ışığa karşı hassas nemlendirici sürmüşçesine korkusuz ama derinden. Sessizcene açılmış yeni gelin duvakları gibi. Ürkek, ama dikbaş. Sincek, ama mağrur. Dibek kahvesi gibi. Damla sakızlı, ama alttan alttan köpüğün krematik aromaları.

Aramayı bıraktığım yatakaltı canavarı içime girmiş, çıkartana kadar canım çıktı. Soldan soldan gelip giden sağlıklı sağların içine girdi. Şimdi onlar arıyor. Ah onlar, ve tematik aramaları. Yolun yolum olsa yollar yolları açar, yola yola peşinden gelirdi. Yine de yolunu bulamazdı. Bu yol ayrımı da ne menem ne bitmez şeymiş gele gele gitmedi gitti, geldi.

Yol ayrımına doğru yol alırken tuhaf düşüncelere gark eyledim. Boynu bükük martılara merhaba diyen pabuç gagalı balıkçıl kimseye pabuç bırakmayacak kadar ayakkabı işine girmişti. Nirvana’ya diye yola çıkıp da yolunu kaybedip kendini kara dağların Budva’sında bulan genç Buda, Akdeniz’in ufuklarında yeni ufuklara yelken açacakken o telaşla yelken açacağını denize düşürüp Adriyatik’in kıvrımlı sularına karışmıştı. Neden sonra motorunun rotorunun zotorunu Kotor’da tamir ettirmek aklına gelmiş, çaçalara yem olmaktan kıl payı kurtulmuştu. Bu ramak kala olay, Buda’nın dönüşümünde ehem rol oynamış, daha sonraki balgamlı öğretilerinde bundan “Geçmiş geçip gitmiş, gelecek ne gelecek belli değil. Anda ol. Ne varsa ananda var.” diyerek bahsetmiştir.

Daha sonraları bu itinalı sözlerden feyz alan Truvalı Helen aşağıdaki cümleyi kurar: “Hey, sen! Evet evet, sen! Git hadi git de bir hub ya da lab kur. Bilmelisin ki; geldiği gibi gidenler gidemeyip gidecekmiş gibi yapan gelgit etkileri altında gideyazabilirler.”

Bu kapsamlı ve etraflı düşünceler kafamdaki sahipsiz koltuk sahiplerini yerine oturttu, ve neden sonra yol ayrımından çıkarak hemen önce oreolu cheesecake almaya karar verdim. İşte şimdi tamamım! Oh be! Artık geriye bakmayacaktım.

Bir Cevap Yazın