Rus ruletini iyi beceririm. Yağmur gibi yağar, yarına kar bırakmam. Ama akadabilirim. Sonuçta masaya oturmak için iskemle gerekmez. Doğrudan masaya oturabilirsin. Kartlar dağılır, büyük resim ortaya çıkar. Oysa şeytan determinantı alınmış at yavrularında gizlidir. En ufak bir detayda kaybolan cisimlerden hayır gelmez. Kiliseye gidip günah çıkaracak peder, maun sandık bulununca kara kapılar ardında ince uzun minare oturumuna zayıf dinlenir. Şansı da yaver giderse dübeşle çelik kapı alır.
Yüzbinlerce insanın bir veya birkaç kişiye vermek için aralarında büyük hevesle para toplamaları sadece milli piyangoda olmaz, bilimum makroekonomi teorilerinde de ekseriyetle görülür. Koyunlara yem verir süt sağarsın. Oysa süt markette zaten var. Mantıklı olan oradan almak. Çünkü daha ucuz. Ayağını pabucuna göre uzatmazsan yorgan açıkta kalır. Bu duruma koyunlar ses etmez. Binaenaleyh Counter-Strike gibi oyunlar sesli oynanır. Çelik kapıda takılacak kurşunlar beton kapıda adres sormaz. Yakar onu ellerinden.
Ekonomi Burhan’ı bozdu, gırç gırç diye ses çıkarmaya başladı bedenindeki morluklar. Ve kulağa söylenen edebi olmayan şeyler. Masa tenisi, uydu anteni, ankesörlü cep telefonu. Bu yüzyıldaki ümitsiz vakalar kertenkeleleri derinden yaralar. Bunun farkına varamazsan yarı yoldan geri dön. Bir dahakine sıkı çalışır, dinlene dinlene gidersin.
⸘