Sarrafın Draması

Sarrafın Draması | Serbest Çığrışım

Biraz da ciddi olalım. Eğri oturup yüksek dozda kimya konuşalım. Yazışalım. Mektuplaşalım. Dünyadaki en önemli şey buymuş gibi. En arabeskinden.

TRT binası önünde ortalama bir Beyoğlu sarrafı kadar bir metrekarem yok, oysa güya insan sarrafıyım. Bir insan rafta dik duran en az 20 plak kadar alan kaplar. Ama çoğu 20 plaktan az eder. Emek var sonuçta o kadar. Sırf doğdu diye yaşayan insanla bir olur mu? Plağın pek bir masrafı da yok, arada temizleyeceksin, plakçaların iğnesini çuvaldıza döndürmeyeceksin, en fazla bu kadar.

İnsan sarraflığım tescillenseydi sadece böyle tescillenirdi. Yoksa deneme-yanılma bir yere kadar. Soğansız menemen ile tüm bahislere karşın en kritik denemende yanılıyorsan Bayes teoremi halt eder. Bayes’in durduğu yerde Murphy başlar. Nedense Murphy denince aklıma hep Will Smith gelir. Oysa bilirim ki hiç alakası yok. Ama zaten her alakası olan şeyi örtüştürebilen bir beynim olsaydı çözülmedik şey kalmazdı hayatta.

Murphy’i bana uygulamak insaflı olmaz, zira örneklem uzayım küçük. Ama rafine. Bir de çok düşünüyoruz galiba. Ya da hiç düşünmüyoruz. Düşünen insan emareleri okuyamaz mı? Belki de durumu yoktur. Burs veya krediye ihtiyacı vardır. Ama isteyen okur. Okuyamayan da noel ağacında çorap bulur. En çok seven mi sevilir en çok sevilen mi? En çok sevilen mi sever en çok seven mi? Soruldu mu ki daha önce bu sorular bir gökdelenin tepesinde, parmesanlı bir ofiste veya bir yelkenlide, yatta?

Üzerinden zaman geçince daha iyi anlaşılır bazı şeyler. Bu bağlamda kara deliğin merkezinde takılıp kalanların haline acımaktan kedimi alamıyorum. Biraz uzakta yani, kolum yetişmiyor. Miyav seslerini ensemde duyar gibiyim. Olay ufkuna doğru yaklaşırsam belki kolum uzar. Ya da kediyi ensemde görürüm. Her halükarda birbirimize ulaşmamız güç. Zaten ulaşmıyoruz da.

Hiçbir şey hayallerine değişmeye değmez. Hayallerini anlamayan hiçbir şey de hayallerine ortak olamaz. Geçmişte ortak ettiysen o en fazla senin nev-i şahsına şuayipliğindir. Anlarsın ki kolun durup dururken uzamaz, kediler ensede belirmez. Yapman gereken Fatih Terim’i örnek alıp ileri bakmak. Tabelada ne yazıyorsa o. Belki yanıldın, evet, sen bile, ben bile. Belki de bile bile. İki beyinle yaşamanın ceremesi ömür sonuna kadar çekilecekse çekeceksin. Ya da iki mutlu sonla kendine geleceksin. Hayat gerçekten de çok ciddiye alınmayacak kadar insani. Ne zaman öğreneceksin bunca lisani, duruyorken halen sonu belirsiz gerçekliğin başında?

Bir Cevap Yazın