- Eve ekmek götüremiyorum müdürüm…
- Çay götür? İçersin.
- Geçinemiyoruz ki?
- Al şu keyif çayını, git evine. Söyle karına hizmetçiniz demlesin çayı. Ardından yerleş ipek koltuk takımına, bak keyfine şöyle manzaraya karşı.
- Başganım bizim ev bodrum katta yalnız. Hizmetçimiz ve koltuk takımımız da yok. Yere kilime çömüyoruz biz.
- Aaa bak şimdi abarttın! Olmaz öyle şey… Bodrum katta ev mi olurmuş allah aşkına? Adı üstünde bodrum. Yoksa ilçe olan Bodrum’dan mı bahsediyorsun, seni köftehor? Hem koltuk takımın yoksa sana satranç takımı verelim? (Kafasını arkaya çevirerek) Hanım, sallayıver oradan bi satranç takımı şu vatandaşımıza.
- Efendim karnımız aç, satranç takımını ne yapalım biz?
- Açsanız size bi Vivaldi yazalım? Ruhunuz doysun. Yaz çocuğum şuna sabah akşam 2 doz Vivaldi. Dört mevsim kullanacaksın bunu, anlaşıldı mı?
- Anlaşılmaması mümkün mü fahri doktorum!
⸘