Size bir sır vereyim. Ezoterik ve mistik hiçbir şey aslında yok. Tamamı yok. Vallahi yok. Hiç yok. Taze de bitmedi, çünkü hiçbir zaman insanoğlunun zihni dışında var olmadı. Tüm Antik Mısır, Yunan, Asya, Mezopotamya, Eski ve Yeni Dünya mitleri, kabala, tasavvuf, tantra, cin-ruh-peri-zombi-hayalet-iblis-melek-cadı-öcü-vampir-hortlak-gulyabani-büyücü-kâhin-medyum-falcı-heyula, süluk, reenkarnasyon, gönye, felsefe taşı, simyacılık, südobilimsel manada boyut/frekans/enerji/manyetik alan/kuantum, Agarta, yaşam ağacı, İlluminati, gizli güçler, sihir-büyü-nazar-hacamat, paranormal olaylar, kaşıkların aslında olmaması, astral seyahat, psişik güçler, durugörü, grup şuuru, UFOlar, ejderhalar, Masonluk, astroloji, homeopati ve hatta ve hatta Uçmayan Spagetti Canavarı. Hepsi dünyayı anlayamadığımız dönemlerden kalma masallar ve hurafeler. Paul Feyerabend de felsefe tarihinin gördüğü en büyük şaklabandır. Paul adam değil! Adamsa bikini giyip Miami’yi şampiyon yapardı zaten!!1bir1!
Gerçeğe ulaşmak mı istiyorsunuz? Oraya giden tek bir yol var: Bağımsız ve kuşkucu çıkarımsal mantık ile yanlışlanabilir ve tekrarlanabilir ampirik ve objektif gözlemlere dayalı bilgi birikimi. Açık, net ve çalışıyor. Gerçeğe varacağınızın garantisi yoktur. Ama eğer ortada bir gerçek varsa ona sizi en çok yaklaştıracak olan da budur.
Ha, zordur, kafanız basmaz, ananızın babanızın dediklerine veya inanmak istediklerinize ters gelir, o ayrı. Matematiğin hayali kavramlardan daha soyut olduğu bir gerçektir. Zira insanoğlu evrimsel gelişiminde sıklıkla sayıları değil, işkembeden salladığı hikayeleri kullanmıştır. Ne var ki artık bilgi birikiminin çoğaldığı ve buna ulaşılabildiği bir çağdayız. Üzgünüm ama bahaneler yalnızca kişinin kendisini kandırır. Biz yemiyoruz onu bilesiniz.
Peki, dünyada bu sıralar yaklaşık 8 milyar insan var. Bunların kaçı gerçeğe giden yoldan haberdar ve bunu özümsemiştir sizce? 10 milyon? 1 milyon? 100bin? Hmm… Tahminimce en fazla 10bin filan. (Destekli bir kötümser atmaca, na-bilimsel devekuşu) Yani “biliminsanları” dahil birçok insan bilimsel metodun gerçekte ne dediğinin farkında değil ve farkında olsa dahi bunu hayatına uygulamaktan aciz. Eh, kolay olacağını da kimse söylemedi zaten.
Ama diğer yandan; Cahil ve aptal bir şekilde yaşanabiliyor mu? Yaşanıyor. Maddi birikim, statü, güç ve itibar kazanılabiliyor mu? Kazanılıyor. Daha iyi eş bulunabiliyor mu? Bulunuyor. Hatta çoğu zaman daha mutlu olunabiliyor mu? Olunuyor. Unutulmamalıdır ki bizim türümüz gibi sosyal iletişimin en ön planda olduğu toplumlarda herkese aşina gelen masallar, kimsenin anlamadığı hakikatlere tercih ediliyor. Belki de evrim hiçbir zaman bu kadar zeki ve bilinçli olmamızı istemedi. Dolayısıyla önce ne istediğinize bir karar vermeniz gerekiyor. Gerçekten gerçeğe ulaşmak istiyor musunuz? Yoksa ot gibi ama mutlu yaşayıp ölmek mi istiyorsunuz? İkisi aynı anda olmuyor söyleyeyim. Zira hepinizin çok iyi bildiği gibi (!), gerçekler acıdır.
⸘