Ayrı Dünyaların Uzaylısı İle Röportaj: 1. Kısım

Ayrı Dünyaların Uzaylısı İle Röportaj: 1. Kısım | Serbest Çığrışım

Dün gece 51. Bölgeye büyük bir gürültüyle iniş yapan uzaylı CXBR8U ile birlikteyiz.
  - Dünyanın yıllardır heyecanla beklediği ilk uzaylı sizsiniz. Bu tarihi bir an! Şu anda dünyadaki tüm insanlar ekranları başında bizi izliyor. Ahh, ben de heyecandan ne söyleyeceğimi karıştırabilirim, kusura bakmayın lütfen. Öncelikle hoş geldiniz. Nasıl buldunuz dünyamızı?
  - Siz Gamma Cassiopeiae diyorsunuz sanırım. Oradan yola çıkmıştı uzay aracım. Esasen ana görevim buraya ulaşmak değildi. Yolda soluklanmak için durdum. Suyu da görünce…
  - Eheh.. Yani aslında dünyamız güzel mi diye sormak istemiştim.
  - Elbette, sorabilirsiniz.
  - Emm… Dünyamız güzel mi?
  - Evet. Gezegeninizi beğendim. Elbette doğal hali daha da güzeldir, epey sıçmışsınız içine gibi duruyor yakından bakınca. Ama uzaktan çok hoş.
  - Ahah… Gerçekçi iltifatlarınız için çok teşekkür ederiz. Dünyadaki ortam nasıl sizce? İnsanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Konukseverliğimizi gösterebildik mi sizlere?
  - İyi ağırlandığımı söyleyebilirim ama ortam biraz bayık acıkası. İnsanlara gelirsek; hafızanız dandik olsa da aslında zekâ olarak çok bir sıkıntınız yok ama biraz işleri elinize yüzünüze bulaştırmışsınız sanırım. Bu arada bu deyimi de yeni öğrendim, bir harika! Edebiyat işlerinizi sevdim. Genel olarak yazılı işleriniz çok başarılı. Görsel ve işitsel olarak da çok iyi işler var. Ama uygulamada başını almışsınız.
  - Iıı öhm…
  - Ah! Pardon. O biraz argoymuş, hemen uyarıldım beynimden.
  - Beyinden uyarılmak?
  - Yaa kusura bakmayın, konuşurken sizin dil bizim dil anlık tercüme yapıyorum. Tabi dilinizi öğreneli henüz 2 saat oldu o sebepten hatalar olabiliyor kullanımda.
  - Çok ilerlemiş bir dilsel kavrayışınız var herhalde, biz insanlar bir dili akıcı konuşabilmek için en az 2 yıl harcıyoruz.
  - Evet. Öğrenmesi zor olmadı. Dilleriniz çok karmaşık değil. İma ettiğim gibi, hafızamız iyi bizim.
  - Şimdi tabii çok soru var aklımızda. İzleyicilerimizden de sorular geliyor, onları röportajın ikinci kısmında alacağım. Biraz kendi gezegeninizden ve kendi türünüzden bahsedebilir misiniz?
  - Elbette. Biz de sizin gibi karbon formuyuz. 61 Vir’de silikon formu canlılar vardı aaah çok eğlenceli şeylerdi. Neyse… Gezegenimiz birçok evreden geçti. Bazı dönemler biz de sizin düştüğünüz hatalara düştük. Sizin kadar düşmedik Glubuktan. Ancak artık rahat ve huzurlu bir şekilde yaşıyoruz. Herkesin uzaysal ve zamansal olmak üzere özel ve ortak kendi bölümleri var. Bireysel ve sosyal hayat kişiye özel bir dengede konumlanmış durumda. Tabii sıkıcı gelen şeyler de yok değil. Malum, bizim gezegende sürekli gün batımı. Gerçi siz çok seversiniz aslında, keşke bir gün uğrayabilseniz.
  - Evet, biz de çok isteriz ama biraz uzak kalıyor işte.
  - Yaşam süreniz çok kısa. Biz 3bin yıl civarı yaşadığımız için 32 ışık yılı bize koymuyor.
  - Bu uzaysal ve zamansal bölümleri biraz açabilir misiniz? Çok anlayamadık orada ne demek istediğinizi.
  - Yani herkesin kendine özel ayırdığı zamanı ve özel alanı var. Aynı şekilde sosyal zaman ve alan da bulunmakta.
  - Biraz fazla düzenliymişsiniz. Bizde her şey kaotik.
  - Ben öyle düşünmüyorum. Siz de düzenli bir şekilde günün belirli saatinde uyuyor, belirli saatinde çalışıyor, kalanında da dinleniyorsunuz. Uykunuz yatakta, çalışmanız ofis veya işinizde, dinlenmeniz de eviniz veya belirli mekanlarda geçiyor. İşin doğrusu epey sıkıcı bir düzen. Bizde bu kadar düzenli bir durum yok. Bu bahsettiğim uzaysal ve zamansal konumlar değişken ve çok çeşitli olabiliyor. Ortamınız bayık derken öylesine söylememiştim.
  - Anladım. Eh, tabii herkesin ortamı kendine. Buraya kadar geldiğinize göre çok zeki olmalısınız. Bizlere teknolojik bazı bilgiler verecek misiniz?
  - Size göre daha analitik bir düşünce yapımız olduğu doğru. Ama sizden çok daha zeki veya bilgili değiliz. Dediğim gibi, uzun yaşadığımız için bu uçsuz bucaksız evrenin bize göre ufak size göre daha geniş bir kısmında seyahat yapabiliyoruz. Ama elbette sizden ileri olduğumuz birçok alan var. Onlarla ilgili bilgi paylaşmayı düşünebilirim. Ancak buna biraz tereddütlüyüm, çünkü çok vahşi bir yapınız var.
  - Kendi içimizde bolca savaştığımız doğru, ancak aslında barışçıl canlılarız. İnsan hakları, hayvan hakları, şimdi uzaylı hakları da geliyor…
  - Yazdığınız şeyler ve söylediğiniz sözler güzel elbette. Ancak yazdıklarınızı uygulamıyor, söylediklerinize uygun yaşamıyorsunuz. Kendi türünüzü geçtim, hiçbir türe çok saygı gösterdiğinizi söyleyemeyeceğim. Yiyebileceğiniz türleri midenize girecek şekilde yetiştirip endüstriyel işkenceye maruz bırakıyorsunuz. Başıboş bıraktığınız tür yok gibi bir şey. Bu röportajı kamu spotuna çevirmek istemem ama sağlam şekilde yan basmışsınız gibi duruyor.
  - Yani şimdi tabii haklı olduğunuz taraflar yok değil Uzaylı Bey ama insanlık olarak bu sorunların farkındayız ve çözmek için de uğraşıyoruz.
  - Sıkıntı bunları düşünememeniz veya üzerinde çalışmamanız değil zaten. Uygulama bağlamında kullandığınız yöntemler arkaik. Bir basketbol takımını kurarken dahi belli kriterler çerçevesinde ince eleyip sık dokuyarak yetkin kişilere yetki vererek seçim yapabiliyor ve seçimlerin sonucunda sorumluluk yükleyebiliyorken, bunu en önemli makam olan insan yönetimi ve politika geliştirme konularında yapmıyorsunuz. Özelleşmiş, esnek ve doğru yönetim pozisyonları yaratamayıp işi liyakatına göre yapabilecek kişileri getirmiyorsunuz. Daha çok şey söylenebilir elbette ama sonuç olarak farkındalığınız azınlıkta, erdemli düşünceleriniz de kitaplarda kalıyor. Bakmayın, bizim türümüzde de Gaussian epey çarpık. İşte bu sebeple kuyruk ucu yakaladık mı el üstünde tutuyor, bütün olanakları önüne seriyoruz. Çok faydasını gördük bunun.
  - Vallahi Uzaylı kardeşim reytingleri sıradan program seviyesine düşürmeyi başardınız tebrik ederim. Bu ne didaktik, ne bayık, ne bohem bir konuşmaydı yahu? Yemin ediyorum kuruduk kaldık. Yahu biz alışkın değiliz böyle şeylere. Yapmayın rica ederim daha ilk konuşmadan… Daha eğlenceli şeylerden bahsedelim. Ne bileyim, mesela aşk meşk işleri nasıl sizin oralarda?
  - Ben yalnızca sorularınıza cevap veriyorum. Sizi eğlendirmek için çıkmadım buraya. Sorunuza gelirsek; bizde de tek eşlilik yaygın sizdeki gibi. Çocukları genelde laboratuvarda en sağlıklı ve en verimli genlerden elde ettikten sonra anneye yerleştiriyoruz. Yapay doğum da denedik ama şu an için doğal doğum en sağlıklısı. Bunu tercih etmeyenler de oluyor ama genelde avam kesimi onlar. Görece azınlıktalar.
  - Aşk meşk dedim hemen üremeye geçtiniz siz de. Ben daha çok flörtleşmelerden vesaire konu açmak istemiştim.
  - Aha! Siz heyecan devresinden bahsediyorsunuz! Aşk deyince kavramlar karıştı bende. O oluyor tabii canım. Biz de sizin gibi epey vakit geçiriyoruz çocuktan önce. Bilerek kapalı konuşup heyecan yaratmalar, ters psikoloji oyunları, içip içip sevgili önünde şaklabanlıklar yapmalar, sevgiliyi kaçıracakmış gibi yapıp komşunun kızını kaçırarak nispet yapmak gibi gibi mantıksız birçok eylem bizde de çok yaygın. Seviyoruz böyle şeyleri ne yapalım.
  - Hmm… enteresanmış gerçekten. Ayrı dünyaların varlıkları olduğumuz epey anlaşılıyor şu kısacık röportajdan bile. Şimdi izninizi isteyip bir reklam arasına gireceğim ve ardından seyircilerden gelen sorular ile devam edeceğiz. Bizden ayrılmayın, dünyamızı ziyaret edip bizimle iletişim kuran ilk uzaylı CXBR8U Bey ile röportajımız devam edecek…

Bir Cevap Yazın