Tekrar merhaba sevgili Dünyalılar! Dünyamızı ziyaret eden ilk uzaylı CXBR8U ile röportajımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Şimdi sizlerden gelen soruları yönelteceğim kendisine. Günahı sizin boynunuza!
- İlk sorumuz Bilecik’in Gölpazarı ilçesinde yaşayan Ayhan Bey’den geliyor. “Uzayda Allah var mı?”
- Yemin ediyorum biliyordum böyle bir şey geleceğini. Bu soruya vereceğim herhangi bir cevabın Ayhan Bey’i ne şekilde tatmin edeceğini bilememekle beraber uzayda Allah ile karşılaşmadığımı söyleyebilirim. Ama şu anda Ayhan Bey’in de düşündüğü gibi “E o zaman ve mekândan bağımsız zaten, doğal yani karşılaşmaması…”
- Evet, ikinci sorumuz Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinden Nurettin Bey’den: “Uzay yolculuğu yaparken ramazana denk gelirse seferi sayılır mıyız?”
- Yani, uzay yolculuğu da bir yolculuk öyle değil mi? Gerçi hayat yolculuğu da bir yolculuk baktığınızda, belki de bu bakımdan hiç oruç tutmamanız lazım. Ne desem bilemedim. Yalnız bunlar benim hâkim olduğum konular değil pek, dininizi öğreneli şurada birkaç saat oldu.
- Gayet tabii, ama halkımız merak ediyor işte ne yapsın. İnsanoğlu kedi gibidir, çok meraklıyızdır.
- Bilmez miyim… Başınıza ne geliyorsa ya meraktan ya y…
- Öhm öhm, eee şimdi onu öyle demeyelim Uzaylı Bey, oradan isterseniz ben hemen diğer sorumuza geçeyim. Burdur Gölhisar’dan Ecrin Hanım soruyor: “Sizin gezegeninizde de cinler var mı? Musallat oluyorlar mı?”
- Görünmeyen varlıklar konusu bir zamanlar bizi de meşgul etti. Görünmeyen varlıkların göründüğü kimseler varmış vs vs. Ne zaman bunun esasen bir paradoks olduğu anlaşıldı, biz de terk ettik bu düşünceyi. O günden beri kimseye görünmüyorlar. Sanırım bu cinlerin iman ile yakın bir ilişkisi var. İmanınızı gözden geçirin derim Ecrin Hanım.
- Bu arada Ayhan Bey’den yeni bir mesaj var sayın Uzaylı Bey, nasıl onun zihnini okuyabildiğinizi merak ediyor.
- Zihnini okumadım, tahmin ettim sadece.
- İmanlı birisi misinizdir Uzaylı Bey?
- Hayır. İmana ve inanca kavramsal olarak karşıyım. Bunlar bizde mitolojik kavramlar haline geldi. Geçmişte çok uğraşmıştık bu tarz şeylerle biz de.
- Hmm kıyamette görücem ben seni…
- Efendim?
- Yok yok bir şey. Bu arada Ayhan Bey size inanmamış ama teşekkür ediyor yine de.
- Rica ederim efendim ne demek.
- Bursa’nın İnegöl ilçesinden bir sorumuz var şimdi de, Berkefan (they/them/their) soruyor: “Sizin oralarda cinsiyet özgürlüğü var mı? Varsa nasıl ulaştınız?”
- Efendim bizde bu tarz kısıtlamalar olmaz. Bizim için arkadaşlıkta önemli olan kişilik, işte önemli olan ise buna ek olarak liyakattir. Diğer konularla uğraşmak boş işler oluyor.
- Sayın Uzaylı Bey çok teşekkür ederiz soruları samimiyetle yanıtladığınız için. Yalnız size bir tavsiye bu bilmiş halinizle bizim halkın içine çıkmayın sakın, linç yersiniz.
- Neden ki? Yanlış bir şey mi söyledim?
- Yok, ondan dolayı demedim. Genel olarak yani. Biz sevmeyiz böyle sizin gibi tipleri. Sonra başınız ağrımasın…
- Yok, biz onu da çözdük. Başımız ağrımıyor bizim.
- İşte bak tam da bundan bahsediyorum. Ne söylesem “Yok, biz hallettik, biz sizden üstünüz” havası takınıyorsunuz. Onu demek istemiştim.
- Hmm… Kompleksli birer eziksiniz yani?
- Yahu evet öyleyiz ama işte bunu söylememeniz gerekiyor. Bunu söylemeniz insanlar arasında hoş karşılanmaz. İçinizden ne küfrü ediyorsanız edin, ama bizim yüzümüze gülerseniz iyi anlaşırız.
- Anladım. Ne kaypakmışsınız siz de canım…
- …
- Ah pardon pardon! Beni ağırladığınız ve bu harika sorularınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Onur duydum gerçekten burada bulunmaktan.
- Biz de sizi ağırlamaktan çok memnun kaldık Uzaylı Bey, yine bekleriz!
⸘